Mevlid-i Nebi Programı

Mevlid-i Nebi Programı

Ortak Sınavlar sebebiyle geciktirdiğimiz Mevlid-i Nebi etkinliğimizi gerçekleştirdik.

18.11.2019 681


Programa emek veren, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenimiz Dilek Temirhan'a,  müzik öğretmenlerimiz Özlem Çıkış ve Meltem Salt'a ve resim sergisinde emekleri olan Görsel Sanatlar öğretmenlerimiz Berna Aslan ve Nil Sevil Aydın'a, programa katkı sunan tüm öğrencilerimize çok teşekkür ederiz.

Değerli müdürüm, kıymetli meslektaşlarım ve sevgili öğrencilerim.
Bugün burada toplanmamızın sebebi, "Sen olmasaydın alemleri yaratmazdım" iltifatına mazhar olmuş kutlu elçiyi anmaktır.  Aslına bakarsanız onu anmanın yolu onu anlamaktan, yürüdüğü yolda yürümekten, yaşadığı hali yaşamaktan geçiyor. Ancak biz,  Mekke'nin Kureyş' inde yaşayamayız, açlık günlerinde ona eşlik edemeyiz, hüzün yılında göz yaşına ortak olamayız. Bedir' de sevincini paylaşamayız.
Yetimliğini, yurdundan sürülüşünü mücadelesini, inancını… Hiç bitmeyen inancını, onunla omuz omuza soluyamayız. Fakat bütün bunları yapamıyor oluşumuza rağmen ona ve öğretilerine duyduğumuz ihtiyacı, sanki bugün yaşasa dünyayı kurtarıvereceğini hissederiz, biliriz.
 O şifayı taşıyan elçi, o fırtınalı denizin feneri, o kaybolduğumuz girdabın pusulasıdır.
  Ezilen, zulüm gören, acı içinde kıvranan insanlığın muhtaç olduğu merhamettir.
O,  kızlarını gömen, tanrılarını yiyen bir toplumu asrı saadet toplumuna dönüştüren  büyük bir inkılapçıdır.
    Mekke'de İslam devleti kurulduğunda, yani o müminlerin peygamberi ve devlet başkanı olduğunda, yani dünyalık bütün yetki ve makamı elinde bulundurduğu halde, bir kuru hasır üzerinde uyuyandır.
"Seni saraylarda yaşatalım" diyen Hz. Ömer'e "İstemez misin ey Ömer, bu dünya onların ahiret bizim olsun" diyendir.
Kendisinden utanıp çekinen bir bedeviye, "Rahat ol kardeşim! Bende senin gibi kuru et yiyen bir kadının oğluyum" diyendir.
Davasından vazgeçmesi için mal ve mevki teklif edildiğinde, gözyaşları çöl kumlarına süzülürken, "Bir elime güneşi bir elime ayı verseniz ben davamdan vazgeçmem" diyendir.
  O inançtır, karalılıktır , mücadeledir.
Ölmeden önce zaten çok az olan kişisel mal varlığının tümünü devlete bağışlamış, yaşadığı müddetçe zengin ve fakir arasındaki uçurumu gidermek için uğraşmıştır.
Utanç kabul edilen kız çocuklarına pozitif ayrımcılık yapmış ve sanki en çok kızlarını sevmiştir…
O Adalettir, şefkattir.
Davası uğruna dünyada her şeyden çok sevdiğini söylediği Mekke'den ayrılmak zorunda kalmış, 63 yıllık hayatına yetimliği, öksüzlüğü, beş evladının acısını sığdırmıştır. Peygamberlik hayatı boyunca açlığa, sürgüne, şiddet ve dışlanmanın her türüne maruz kalmış ve fakat inandıklarından bir adım geri atmamıştır!
Tam 1500 yıl önce modern hukukun günümüzde ancak ulaşabildiği  evrensel ilke ve yasakları veda hutbesinde ümmetine vasiyet etmiştir.
Ve biliyor musunuz, bizleri çok merak ettiğini söylemiştir. Kendisini görmediği halde O'na inanan kardeşlerini!  Peki kardeşleri, görmedikleri halde O'na inanan, her namaz sonrasında kendisinden şefaat duasında bulunan ümmeti,  yaşantısında onu ne kadar örnek almıştır?
 Efendimizin merak ettiği o ümmet, KURAN VE SÜNNET apaçık ortada iken ihtilafa düşmüş, fırkalara, hiziplere ve kollarla bölünmüş, ayrışmış, adaleti, hakkaniyeti, eşitliği, paylaşmayı, affetmeyi, merhamet etmeyi, kanaat etmeyi, kucaklamayı unutmuştur. "Bir ve birlik" olamamıştır.
  Efendimiz zamanında savaş zamanlarında bile eğitim öğretim faaliyetleri devam ettiği halde, günümüz müslümanları türlü rahatlık içindeyken okumaz ve bilim üretmez olmuştur. Çağının en önünde gidenleri olan peygamberin ümmeti, bugün çağının gerisinde kalmıştır !
Bugün dünyada akan masum kanından, zalimler kadar değilse de, peygamberinin öğretilerini hayata geçirmek için çaba sarf etmeyen müslümanlar da mesuldür.
Sizi bilmem ama ben çok mahcubum, onu ve öğretisini layığıyla temsil edemediğim için, yaşantımla "Demek ki Müslüman buymuş, İslam böyle güzel bir şeymiş , Hz Muhammed'in yolundan gidenler bu güzel ve örnek insanlarmış" dedirtemediğim için, mahcubum..
Sevgili öğrencilerim
Sizler hayat yolunun çok başında, ayrı ayrı eşsiz ve biricik değerlersiniz. Rol modellere, sevip bağlanıp örnek alacağınız figürlere en çok ihtiyaç duyduğunuz yaştasınız. Biz büyükleriniz, sizlere rol model olmakta başarısız olduk. Peygamber efendimizi size sadece anlattık, onu yaşantımızla temsil edemedik. Yoksa sizlerin, dünya gençliğinin onu tanımaması, O'nu  örnek almaması onun yolundan yürümemesi mümkün müydü?
Bana inanın, hayat, maaşı yüksek bir işten, konforlu lüks bir evden, son model bir otomobilden çok daha fazlasıdır. Ne kadar çok mala, ne kadar yüksek makama sahip olursanız olun Allah'ın kulu olduğunuz, hayatın ölümle sonlandığı ve hesap vereceğiniz gerçeklerini değiştiremezsiniz. Bu dünya için çalışırken, sonsuz hayatı ihmal etmemenizi, dünyanın basit menfaatleri uğruna kalıcı cennet nimetlerinden vazgeçmemenizi öneririm. Kariyer planlaması yaptığınız gibi ahiret planlaması da yapmalısınız ve bu planı yaparken önce elçimizi yakından tanımalısınız.  Göreceksiniz ki bu dünyada revan olunacak sonu cennete çıkan bundan daha güzel bir yol yoktur. Onun kutlu öğretisi ve kusursuz ahlakı her düştüğünüzde elinizden tutar, karanlıkta kaldığınızda yolunuzu aydınlatır, ümidinizi kaybettiğinizde sizi kendinize getirir. Kim olduğunuzu, nerden gelip nereye gittiğinizi hatırlatır.  Onun mesajı hakikatin kendisidir.
Onun mesajı emsalsizdir zamansızdır. Onun mesajı  Kur'an'dır.
Gelin onu anlayalım, getirdiği mesajı, Allah'ın size gönderdiği mektubu okuyalım. Rasulullahın (s.a.v) hayatında Kur'an'ın nasıl hayat bulduğunu, yani sünnetini öğrenelim. Ben inanıyorum ki, tertemiz dimağlarınız ve yüreklerinizle ahir zamanın asrı saadetini omuzlarınızda yükseltebilirsiniz! Efendimizin mahşerde muhabbetle kucakladığı, bana inanan kardeşlerim siz miydiniz dediği ümmeti olabilirsiniz !
RABBİM SİZLERİ SEVSİN, SEVDİRSİN, SEVİNDİRSİN. SİZELRİ VE BİZLERİ CENNETTE EFENDİMİZE KOMŞU EYLESİN!

 Dilek TEMİRHAN
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni

18-11-201918-11-201918-11-201918-11-201918-11-201918-11-201918-11-2019